- 2 Ağu
Sen yoksan dünya biraz eksik dönüyormuş;
Dönmeye razı olmadığım
bir gezegene tutundum, senin hatrına.
Beni yaşamda tutan ellerin
küçük bir kalbin nabzıyla sarılmıştı geceye.
Birlikte ağladık yıldızlar kayarken,
birlikte uyuduk varlığın kıyısında.
Senin sessizliğin bile bana hep şarkıydı…
Toprağı senin için ellerimle kazdım —
ölümün ellerine değdim,
ama korkmadım,
çünkü sen vardın o an bile,
tıpkı ilk günkü gibi…
İncir yapraklarıyla örttüm bedenini
cennetin dillerinden biriyle.
Şimdi Azmak kıyısında
bir gökyüzü açılıyor üstünde —
ruhunun maviye karıştığını gördüm
ve gözyaşlarımın kutsal olduğunu.
Joana,
sen benim yaralarımın ışığıydın.
Gecenin ortasında elimi bulan fısıltı…
Farklı çatılar altında sürüp gitti hayatımız —
ben kırık dökük sabahların ardında
ekmeğin suretini ararken,
sen sessizce kapı aralarında beni bekledin.
Sonunda bulmuştum evimizi, bahçemizi,
gökyüzünü, ovayı…
Sakinlikti hayatımız, durulmuş bir nehir gibi,
ve sen
o an gitmeye karar verdin.
Sonsuzluk sana iyi gelecek.
Ben bir süre daha buralardayım,
ama bir gün,
bir gün tekrar görüşeceğiz,
her şeyin sustuğu, ışığın başladığı o yerde…